13 Nisan 2013 Cumartesi

TÜRK DÜŞMANLIĞI ve "MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN KURULUŞLAR"! (CIA'NIN ÇETECİLERİ 33)



FİGEN ÖZEN
 
Bazıları "Laiklik elden gidiyor, Şeriat geliyor" sloganlarıyla yeri, göğü titretmiş, alanları işgal etmişti...
 Biz ise" Aman arkadaşlar, yapmayın..Dikkat edin. Büyük ve ana tehlikeyi, baş düşmanı görün.Gerçek tehlike vatanın bölünmesi, Türk milletinin kimliksizleştirilmesidir. Kendi vatanımızda, son yurdumuz Anadolu'da vatansız kalacağız. Anayasa'daki ilk dört madde ile oynayacaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü yok edilecek, Türkiye "küresel çeteler"in çizdiği yol haritası gereği şehir devletlerine bölünecek" demiştik.

Ama kimseye sesimizi duyuramamıştık. Yaklaşık üç sene önce yazdığım bir yazıdan aldığım bu satırlar bazılarının tepkisini çekmiş ve yazdıkları yorumlarla bana saygıyla karşıladığım kızgınlıklarını ifade etmişlerdi. Hatta bir dost yazıya "Elbette laiklik çok önemlidir. "İran gibi mi olalım yani?" şeklinde bir de yorum yazmıştı. "İran gibi olmak"...

Üzgünüm.. Keşke ben haklı çıkmasaydım...

*****

Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok edilmek istenmektedir. Türk askerinin eli kanlı katili PKK'nın lideri Öcalan'la müzakereyi bir kenara bırakın, artık mütareke masasına oturulmuştur. Küresel çetelerin çizdiği "yOL HARİTASI", Öcalan'ın taşeronluğu ile iktidarın eline tutuşturulmuştur.

Yapılan, yapılmak istenen "Türk düşmanlığı"nın meşrulaştırılması ve hatta TBMM eliyle de  yasalaştırılmasıdır.

Avrupa ve Amerika'da var olan duygu, doğrudan doğruya Türk milletine olan düşmanlıktır. Bu bilinmelidir. Bu düşmanlık kılıflanmış ve adına "Şark Meselesi" denmiştir.

Viyana'da 1815'te yapılan kongrede "Şark Meselesi"nin ilk etabında, Osmanlı'nın bütünlüğü korunarak,Hristiyanlar için imtiyaz istenmesi düşünülmüş, daha sonra Balkanlardan Osmanlı'nın atılması ve topraklarının paylaşılması kararlaştırılmıştır.

Konuyu uzatmadan dini bütün yetiştirilen bir Hristiyan'ın, İngiliz Başbakanı Gladstone'nin şu sözlerini hatırlayarak yolumuza devam edelim.

"Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz."

Görüldüğü gibi hedef İslamiyet değil, doğrudan doğruya Türklüktür.

*****

ELBETTE BUGÜNLERE BİRDEN BİRE GELİNMEMİŞTİR!

Fakat acı olan nedir, bilir misiniz? Türkiye'nin bugünlere kimliğinde Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı yazan kişilerin ve mevcut iktidarın katkılarıyla gelmesidir. Sadece adı Türk olanlar ve kimliğinde TC vatandaşı yazanlar, vatanına ve milletine ihanet etmiştir.

*4/Haziran/2003...İkiz Yasalar TBMM'de AKP ve CHP'nin oylarıyla yasalaştırılmıştır.

1.Madde / 1.Bent: Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir.Bu hak vasıtasıyla halklar kendi statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik,sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.”
Anayasa’da geçen ” Türk” kavramının, “ırkçı ve şovenist” bir söylem olduğunu söyleyenlerin, sırtlarını, “İkiz Yasalar”a yasladıklarını açıkça görülmektedir.

Gördüğünüz gibi her taşın altında İkiz Yasalar var..
Ama bu yasaların Türkiye ve Türk Milleti aleyhine işleyen maddeleri bu kadar da değildir…Doğal kaynaklar, ana dil.. Amaç için tüm araçlar kullanılmış ve adına da demokrasi, insan hakları denmiştir.. Kan yerine ulus devletleri parçalayarak beslenen bir vampir yaratılmış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ulus devletleri bölerek,yutan bu vampirin iştahına acımasızca terk edilmiştir
Ve Başbakanlık insan Hakları Danışma Kurulu 22 Ekim 2004'de "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu" hazırlamıştır. Bu raporda azınlık tanımı, azınlık hakları, Türkiyelilik, Türk ve Türkçe konuları sapkın bir ifade ile tartışmaya açılmış ve nifak tohumları iktidarın desteği ile İlmiye sınıfının PROFESÖRLERİ eliyle etrafa saçılmıştır. İbrahim Kaboğlu ve Baskın Oran bu ihanet kokan raporun baş mimarlarıdır.
"2- Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerinden biri olan 3/1 maddesinin “Türkiye Devleti, Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” Hükmü kabul edilemez bulunmaktadır.
Çünkü;“… ‘Milletin bölünmez bütünlüğü’ kavramı, …bir Batılıya son derece terstir. Çünkü bu terimi kullanmak milletin tek parça (monolitik) olduğunu söylemektir ki, milleti oluşturan çeşitli alt-kimliklerin inkârı anlamına gelir ve dolayısıyla demokrasinin özüne karşıdır.” (5)
“…Diğer yandan, “[Türkiye Devletinin] Dili Türkçedir” ibaresini anlamak hepten imkansızdır, çünkü devletin dili olmaz.” (6)
3- Bir millet olarak Türk kimliği “etnik grup” olarak değerlendirilmekte ve alt kimlik olduğu iddia edilmektedir." Müdafaa-i Hukuk Bülteni-32 
Ve bu rapordan sonra 1982 Anayasa'sının 1.Madde'sindeki;
"DİLİ TÜRKÇEDİR" ibaresi kaldırılarak, "Resmi dili Türkçedir" denilmiştir.
Bu atılan adımla Türkçe'nin sadece "RESMİ DİL" olduğu vurgulanarak, diğer dillerin varlığına işaret edilmiştir.
Görüldüğü gibi her adım gayet sinsice ve hesaplanarak atılmış ve  bugüne gelinmiştir.Bu raporu NEO-İslamcı kesim ve Yeni Osmanlı şakşakçıları desteklemiştir.
VE BUGÜN!
 *Anayasa'nın ilk üç maddesi Erdoğan'a göre sadece geçiş süresinde(!) var olabilir. (Andreas Gross)
a-Artık Türklüğe vurgu yapan 1.ve 3.Maddelere ihtiyaç yoktur." R.T.Erdoğan..
b-"Artistler, bölücüler, terörist stepneleri, yandaşlar "(Devlet Bahçeli) ve hatta liberal tatlı su solcuları, yetmez KCK/PKK militanlarından oluşan, ilmiye sınıfının da içinde bulunduğu "AKİL ADAMLAR HEYETİ" ,Türk milletine psikolojik harekat yapmak için yollara düşmüştür.
c-"Akil Adamlar"ın görevi iktidarın işlediği suçu örtbas etmektir. İktidar "Cumhuriyet'in varlığına, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne kast eden" eli kanlı bir örgütü, PKK bölücü çetesinin sınır dışına çıkması için yol haritası çizmiştir. Daha doğrusu Öcalan'ın yol haritasını kopyalamıştır. Bütün bu yapılanlar BOP'nin Eşbaşkan'a verdiği görevler gereğidir.
d-TBMM'de AKP/BDP işbirliği ile bir "UZLAŞMA KOMİSYONU" kurulmuştur. PKK'nın sınır dışına çıkışı Meclis kanalıyla meşrulaştırılacaktır. Ve böylelikle GAZİ MECLİS de işlenen suçun, gaflet, delalet ve hatta ihanetin adeta ortağı olacaktır.
e)Katiller serbest, yurtseverler ve Türk ordusu esirdir.
f) TSK, PKK karşısında silah bırakmaya zorlanmış ve pasivize edilmiştir. "Biz Türk ordusunu AKP ile birlikte kafesledik." Henri Barkey-CIA Ajanı
e)Hakimiyet kayıtsız, şartsız ÖCALAN'INDIR.
h- Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Türk milleti ile birlikte kanla, irfanla ve devrimle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mevcut iktidar eliyle "teröristler karşısında diz çökmüş, Türk ordusu yenilmiş, TC mütareke mütareke masasına oturtulmuştur."  Karayılan
"Memleket içinde ve İstanbul'da (veya Ankara'da) milli varlığa düşman kuruluşlar (Nutuk)" olabilir. Yapılması gereken tek şey vardır. "Namus Cepheleri"ndeki kararlılığı bir pusat gibi kuşanıp yollara düşmek, birlikte hareket etmektir.
Türk milleti pusatlarını kuşanmış ve sanalda on milyonu aşan bir sayıyla "TC"yi kaldırmak isteyenlere, "BİZ BURADAYIZ ve vatanı, cumhuriyeti, bağımsızlığımızı savunuyoruz." demiştir.
Şimdi bu savunma, taarruza dönüşmeli "NaMUS CEPHELERİ"nin gönüllü üyeleri, köylerde, sokak, mahalle ve şehirlerde, kısacası tüm vatan sathında, "milli varlığa düşman kuruluşlara" karşı harekete geçmelidir.
Bu müthiş enerji sanalda ve salonlarda hapsedilmemelidir. İşte  o zaman "milli varlığa düşman kuruluşlar" ricat edecek, zafer Türk milletinin olacaktır. 



12 Nisan 2013 Cuma

KUVAYI MİLLİYE ŞEHİTLERİ



Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
Uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Nazım Hikmet Ran 1959

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Isparta Şubesi Basın Açıklaması



Bizler;

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneğinin tüm kayıtlı olan /olmayan üyeleri olarak, yıllarca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı, birliği ve dirliği için vatanımızın her köşesinde görevlerimizi yaptık.Kimi silah arkadaşlarımız;  vatan savunmasında etiğimiz yeminde ki gibi yaşamlarını seve seve feda ederek ŞEHİT, Kimi arkadaşlarımız ise bu uğurda daGAZİ oldular.

Bu gün ki tabloya baktığımızda, gördüğümüz fotoğraf içimizi sızlatmaktadır.

Ülkemiz; kurtuluş ve kuruluş ülkümüzden,  içimizde ki işbirlikçi hain eller tarafından uzaklaştırılmakta, Yönetimi ele geçirenler, milli değerlerimizi, bağımsızlığımızı değil, Küresel yağmacıların amaçlarının hizmetkârlığına soyunmuşlardır.   Yıkımın taşeronları; Türkiye Cumhuriyetine, 1920'lerden bu yana içlerinde biriktirdikleri kin ve intikamla saldırmaktadırlar.   Bu gün, anayasamızın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinindeğiştirilmesi tartışmaya açılmış,  iktidarı ve muhalefeti ile Atatürk’ün Meclisinde, Atatürk adını, devrim ve ilkelerini kaldırmak için uzlaşma komisyonları kurulmuştur. Türk milletinin aldatıp kandırarak iktidarı ele geçirenler, devredilmesive vazgeçilmezimiz olan ‘’Milli Egemenliği”millete sorma gereği bile duymadan “Akil İnsanlar” adını verdikleri bölünmenin, yıkımın taşeronlarına devretmişlerdir. Nasıl ki, Damat Ferit’in “Heyet-i Nasiha”sı, işgali meşru göstermek için görev yapmışsa, Hükümetin “Akil insanları” yani “Heyet- i Nasiha’ları”  bölünmeyi, ayrışmayı, yıkımı meşru göstermek için, milleti ikna etmek adına, yollara düşmüşlerdir..

Türk adını, Türk kimliğini tarihten silmeye yeminli zevat, Cumhuriyetle hesaplaşmayı tek amaç haline getirmiş, Psikolojik savaşın, en kirli, onursuz yöntemleri sahneye sürülmüştür. Ulusal Bayramlar yasaklanmış, Milli/ Ulusal olan her değer itibarsızlaştırılmıştır. Son hamle ise Devlet Kurumlarının önünde yazılan T.C.(Türkiye Cumhuriyeti)ni kaldırmaya yönelmişlerdir.

Kuruluşu 1863 yıllarına uzanan, kurtuluş savaşında önemi asla yadsınamaz katkılarda bulunan, diğer bankaların yabancılaştırılması ile emekli maaşlarımızı aktardığımız, Milli Bankamız olarak bildiğimiz,T.C. Ziraat Bankası şubelerinin tabelalarından T.C.yi kaldırma kararını, kimler hangi amaç için verdikleri düşündürücüdür.

İktidarda kalmak adına, AB-D’nin her dayatmasını kayıtsız koşulsuz yerine getirenler, Yugoslavya örneğinde olduğu gibi,  “T.C.” kaldırarak, bölünmenin, federasyonlaşmanın, başkanlık sisteminin ve elde kalan değerlerimizi de özelleştirmenin alt yapısını hazırlamaktadırlar

Ama gayretleri boşunadır. Binlerce yıldır, Türk düşmanları, Türk ulusunu yok ettiklerini düşündükleri her dönemde, Türkler bir olup, birlik olup yeniden “ERGENEKON’DAN”  çıkmışlar ve kendilerini yok etmeye yönelen gafillere dünyayı dar etmişlerdir.

Bu gün yine Türk Ulusu birleşe, birleşe dirilecek, Sevr özlemiyle yanıp tutuşan BOP taşeronlarına, eli kanlı yağmacı, işgalci haydutlara dünyayı dar edecektir. Dost, Düşman Bunu böyle bilmelidir.   

Ne Mutlu Türküm Diyene!

OSMAN MÜMTAZ ÇAPÇI
TEMAD ISPARTA ŞUBE BAŞKANI