19 Kasım 2013 Salı

ISPARTA ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI



"16 Kasım 2013 te  Başbakan tarafından; şehitlerimizin kanları “Kürdistan’a” feda edilmiştir"


 “İngilizlerin kışkırtması ve desteğiyle 1925’te Türkiye Cumhuriyetine karşı Kürtçü isyan başlatan Şeyh Sait’in torunları, 16 Kasım 2013 te, bu kez Amerikan patentli bir senaryo gereğince, cumhuriyet yıkıcılığını, İhanet Şovunu Diyarbakır’da sahneye sürmüşlerdir.
1920 de ABD Başkanı Wilson tarafından çizilen “Kürdistan” haritasını gerçeğe dönüştürmek için, Kurtuluş Savaşında ve Cumhuriyet döneminde şeriatçılar ve Kürtçü çeteler 17 kez isyan çıkarmışlardı.
16 Kasım 2013 te, bir kez daha, başrolü babasının izindeki peşmerge artığı Barzani’nin oynadığı,  Türkiye Cumhuriyeti başbakanının finansörlüğünü ve yönetmenliğini yaptığı, ABD’nin İsrail’in desteğiyle yürütülen bu günün Sevr’i, olan BOP oyunu,  sahneye sürülmüştür.
16 Kasım 2013 te Türk halkı; evlatlarının kanlarının “Kürdistan’a feda edildiğini” ibret ve dehşetle tanık oldu. Diyarbakır’da sahnelenen “ihanet şovu”, Türkiye’nin bölünme sürecinin “cebren ve hile ile” iktidarı ele geçiren başbakan tarafından fiilen yürütüldüğünün gözler önüne serilmesidir.
“Ne Lozan, ne Duvar bizi ayıramayacak” yazılı pankartlar eşliğinde konuşan başbakan, bu pankartların kendine verdiği cesaretle   “Biz o eski Türkiye dönemini artık kapattık. Yeni Türkiye özüyle, ruhuyla kucaklaşan bir Türkiye’dir” diyerek, ABD’nin İsrail’in desteğiyle yürüttüğü Büyük Ortadoğu projesinin gereğini yerine getirmiş, TC Devletine kafa tutan ihanet cephesine destek vererek, Sevr’in kapısını sonuna kadar açmıştır.

  Başbakanın her ihanet açılımında saldırdığı ”eski Türkiye”, Kuruluş felsefesini Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği, sınırları mürekkeple değil, kanla çizilmiş olan Türkiye’dir. “Yeni Türkiye” ise; felsefesini CIA’nin ünlü Türkiye uzmanı Graham Fuller’in belirlediği, ABD ve İsrail tarafından içimizdeki ihanet şebekelerine tebliğ edilen ihanet planının adıdır.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş değerlerini “Kürdistan”a feda eden, milli olan ne varsa gözü dönmüş işgalci ruhuyla yıkan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanlık makamını Peşmerge eşkıyası ile iki tane uyuşturucu müptelası, terör destekçisi türkücü seviyesine indirenler Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı olamaz, olmamalıdır.
“Diyarbakır’ı bir yıldız yapmak, bir merkez yapmak için” uğraşanlar, Türkiye Cumhuriyetine “H’astir” çekenlerle kucaklaşanlar, Türk ulusuna, kanla, irfanla kurulan TÜRKİYE Cumhuriyeti‘ne düşmanlık edenlerden, mutlaka ama mutlaka hesap sorulacaktır.
Bu ihanet erbabı, “onursuzluk” ve “teslimiyetçilikte”; hizmet ettiği İngilizleri bile şaşırtan, kafasında “İngilizlere sığınmak dışında” başka hiçbir kurtuluş seçeneği olmayan Vahdettin’i bile geride bırakmışlardır.

Türkiye’yi bölüp parçalamak için emperyalizmin kullandığı Kürt kartının piyonları, terörist bölücü PERVERlere  “onursuzluk” ve “teslimiyetçilikte” sınır tanımayan aymazlara hatırlatırız; bu ihanet yanlarına kalmayacaktır.
Hainlerle, işgal güçleri ile işbirliği yapanlar ihaneti perdeleme yarışına giren kalemşorlar tıpkı Vahdettin’ler, Damat Ferit'ler, Ali Kemaller gibi kendi hazin sonlarını hazırlamaktadırlar
Komutanları da teslim alınsa, ordusu da dağıtılsa bu millet, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi Kuva-i Milliye ruhu ile ayağa kalkmasını da, “İstiklal Mahkemeleri”  kurmasını da… Çok iyi bilir…


GÜÇ BİRLİĞİ BİLEŞENLERİ ADINA:
O. MÜMTAZ ÇAPÇI

1.      Demokratik Sol Parti Isparta İl Örgütü
2.      İşçi Partisi Isparta İl Örgüt 
3.      Eğitim- İş Isparta Şubesi 
4.      Alevi Kltr.Dern. Isparta Şubesi 
5.      Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Isparta Şubesi 
6.      TÜRKİYE Gençlik Birliği Isparta Şubesi 
7.      Y.Kuşak Köy Enst. Dern. Isparta Şubesi 
8.      Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şubesi




18 Kasım 2013 Pazartesi

İRTİCA


HANIMEFENDİ, HANGİ DEVLETİN MANDASINI İSTERDİNİZ?



Birgül AYMAN GÜLER
CHP İzmir Milletvekili

İlerici, özgürlükçü, eşitlikçi, barışçı ve demokrasici, vb. vb... BDP’nin Eşbaşkanı Gülten Kışanak önemli bilgiler veriyor ve davetiyeler çıkarıyor. Yer Almanya, Berlin. Zaman ise Tatlısesli Erdoğan – Şivanlı Barzani buluşması günü. 15 Kasım 2013

Bilgiler şunlar:
1. Çözüm sürecinin birinci aşamasında “izleme grubu” üzerinde mutabakat sağlanmış; “akil insanlar heyeti” bu anlayışla kurulmuş. Ne var ki Hükümet bu heyeti, “mutabakata aykırı olarak" kamuoyu çalışması gibi yansıtmış ve süreçte eksiklik yaratmış.

2. “Çözüm sürecinde bir yıldır gözlemci konusu” konuşuluyormuş. İmralı görüşmelerinde bu konu gündeme getirilmiş. Son bir aydır süreç tıkanmış.

Davetiye ise mandacılığa:
Gülten Kışanak “süreçte demek ki bir problem var. Bir hakem lazım. Buna bir üçüncü göz lazım. Bunun kaçınılmaz olduğu kanıtlanmıştır” diyor.

Oslo müzakerelerinde, bir İngiliz’in masada hakem olduğunu duymuştuk. 15 Kasım 2013 günlü Tatlısesli Erdoğan – Şivanlı Barzani buluşmasının ardında da bir ‘üçüncü göz’ olduğu sırıtıp durdu. Gülten Kışanak bu gerçekleri açığa çıkaralım diyor.

Sözlerinin devamı, kendisini de hareketini de tarihe geçirecek cinsten:
"Bu aşamada doğrudan bir devlet adı söyleyemeyiz. Biz bunu istiyoruz. Bunu yapacak bir ülkenin çıkmasını bekliyoruz. Ayrıca bu tür mekanizmalar masanın her iki tarafının oluru ile devreye giriyor. Her iki tarafın kabul edeceği 3. bir taraf lazım"... “Kışanak, batılı ülkelerden birinin sürece dahil edilerek sürecin sağlıklı işleyebilmesi için mekanizmaların eksiksiz kurulabileceğine inandığını kaydetti.” http://www.radikal.com.tr/turkiye/kisanak_surec_tikandi_ucuncu_goz_lazim-1161151 
İlerici, özgürlükçü, barışçı..... BDP'nin kadın başkanı açıktan açığa, emperyalist Batı merkezlerinin kendilerini koruma, kollama, kullanma şiddetini artırmalarını istediğini ilan ediyor. ‘Gizlice yapmayın, gizlenmenize gerek yok, bizim işbirlikçiliğimiz açık, haydi gelin, mandacılığınızı açıktan kurun artık’ diyor.
Kendi ülkesinde yabancı yönetimini istemekte, güttüğü amaçlar için emperyalizmin kollarına atılmakta, ‘manda istiyorum’ demekte hiç sorun görmeyen bu kadın başkan, emperyalizme açık davetiyle tarihte hangi başlığa ait olduğunu kendisi belirlemiş durumda.

Manda davetiyesine CHP imzası eklemek?
Hadi diyelim ki, bu kişi bu sözlerle kendisinin ve siyasetinin değerini ortaya koydu, kendileri için ayıp! Ne var ki konuşan barış ve demokrasi başkanı burada durmuyor. Bu emperyalizmin mandacılığına davetiye çıkaran kişi, bir de içinde yuvarlandığı onursuzluğa CHP’yi katmaya gayret ediyor.

Özellikle CHP'nin Kürt sorunu konusunda daha evrensel siyaset izleyen bir parti haline gelmesi gerektiği”ni buyuruyor. Yani, Kürt sorunu konusunda evrensel siyaset dediği “emperyalist siyaset”e yolladığı davetiyeye CHP olarak bizim de adımızı eklemeye çalışıyor.
Bu öyle hayret verici bir özgüven ki, böylesine ancak kendini bilmezlik denebilir!

Ama bir dakika!... Kışanak bu sözleri için belki CHP yönetiminde olup kişisel işlere girişen kimi kişilerin gayretlerinden cesaret alıyor olabilir. Gerçekten de, örneğin, CHP'yi bu işe ortak etmek isteyen bir Sezgin Tanrıkulu araştırma önergesi verilmiş ve AKP ile BDP buna sahip çıkmışlardır. Ancak herkes bilir ki, CHP bu önergeyi TBMM Genel Kurulu'nda tüm halkın gözleri önünde geri çekerek Tanrıkulu'nun ortaklık gayretini boşa çıkarmıştır. Eğer Kışanak'ın cesareti bu tip gayretlerden kaynaklanıyorsa, aynı gayretlerin CHP bünyesi tarafından nasıl boşa çıkarıldığına da dikkat etmesi gerekir.

İki gözü de kapalı; üçüncü gözü ise hiç olmamış!
Kışanak, üçüncü göz olsun diye mandacılığı çağırıyor. Ama kendisinin iki gözü kapanmış. Besbelli ki “üçüncü gözü” de hiç olmamış.

Olsaydı, “kadim efendilerimiz, biz Irak'taki kuzey yönetiminden hiç de aşağı kalmayız; siz daha istemeden biz her hizmete varız” yalvarmalarının ‘mazlum milletler’ tarihindeki anlamını görebilirdi. Ve görebilse, işbirlikçiliğini böyle bir arsızlıkla gözler önüne sermezdi. 

Emperyalizmin hizmetinde olanlar, tarihte hep gericiliğin; teslimiyet ve esaretin; haksız savaş dalgalarının içinde boğuldular. Madem böyle bir davetiyeye sahiptir, o halde barış ile demokrasi, BDP'nin yalnızca adındadır; yakışıksız bir yama gibi... [17 Kasım 2013]